anlamıyorsun.

Kaybolduğum her mısrada bir solukluk durak gibi, tamamlanmayı bekleyen her cümlenin virgülü gibi sen bul beni.Bulduğun yerler hiç noktalanmasın. Hep sürsün ebedi hikayemiz.Dudağının kenarındaki kıvrımlarla ısınsın,alev alsın.İlla kaybolacaksam bir yerde çıkardığın o devasa yangında kaybolayım.Dudaklarınla bıraktığın is kaybetsin beni.Sonra yaz yağmurlarıyla ıslansın hikayemiz olur da üşürsem,öp geçsin.Öptüğün her yer güneşin ta kendisidir.Öptüğün her yer bahar bahçemdir. 

Sen anlamıyorsun.Çocuğun annesine güç bela aldırdığı,ellerinden kayıp gittikten sonra hemen unutuverdiği uçan balon değil bu sevda,üflemekle yok olacak hiç okunmamış ve hiç okunmayacak kitaplar üzerindeki toz bulutu değil,sudan delicesine korkan sabun köpüğü değil bu. İlmek ilmek işlenen o kasnaktaki emek gibi,kafesi açık unutulmuş kuşun özgürlükle ilk buluşması gibi bir sevmek bu,hiç anlamıyorsun.Büyü değil ,tutsaklık benimki.Elime versen zindanımın anahtarlarını ben bulurum ayaklarıma bağlayacak bir kalın halatı. Halatımın bir ucunu kendime bir ucunu sana bağlarım.Sen gizlendikçe benden,gardını aldığın her şey can düşmanım olur.Hepsini yok eder yine bulurum seni,anlamıyorsun.

Sarmaşıklar gibi dolansın kolların belime. Kalbimi al götür yerinden ağzımı açmam.Yeter ki sende kalsın,hep sende kalsın.Belki o zaman hatırlarsın beni ama hatırla da istemem ki.Hatırlamak için önce unutmak gerek.Unutursan eğer ben var olamam ki,ben sen olamazsam zaten hiç olamam ki,anlamıyorsun.